Hakan Fidan, Cezayir Dışişleri Bakanı Attaf ile Görüştü: “Afrika Genelinde İlişkilerimiz Stratejik Düzeye Ulaşıyor”
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Teknik yardım, kültürel iş birliği, ticaret ve ekonomiyle başlayan bağlantılarımız, son yıllarda bazı Afrika ülkelerinin talebiyle siyasi istikrara ve terörle mücadeleye katkı sağlayacak şekilde gelişti.” Kurumlarla işbirliğimiz giderek artıyor. Afrika genelinde bağlantılarımız stratejik düzeye ulaşıyor. Bu çok boyutluluğun kamu kurumlarımız, iş dünyamız ve güvenlik kurumlarımız tarafından büyük bir uyum ve uyum içerisinde yürütüldüğünü görmekten memnuniyet duyuyoruz. Bu doğrultuda çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Cezayir Dışişleri ve Yurtdışı Ulusal Topluluklar Bakanı Ahmed Attaf ile bir araya geldi. Toplantının ardından düzenlenen ortak basın toplantısında Fidan, şunları söyledi:
“Türkiye-CEZAYİR İLİŞKİLERİ STRATEJİK BİR SEVİYEYE GELİŞTİ”
“Türkiye-Cezayir’in çıkarları stratejik bir düzeye evrildi. Cumhurbaşkanlarımızın diplomasi, diyalog ve yoğun çalışmaları çerçevesinde, özellikle liderlerin diplomasisi sonucunda ortaya çıkan vizyon ve stratejik çerçeve değerli bir gelişme oldu. İki dışişleri bakanı olarak çalışmamızın durumunun ve rotasının belirlenmesinde unsur olan işbirliğinin daha kurumsal hale getirilmesi amacıyla, Dışişleri Bakanlarına ortak planlama kümelerinin yönetimi ve uyumlaştırılması konusunda görev verilmiştir. Devamında, değerli meslektaşım Ankara, Cezayir’in hemen hemen tüm kamu kurum ve kuruluşlarından oluşan çok değerli bir uzman grupla bir araya geldiler.
Ortak planlama grubunu bakanlıklarımızın ve kurumlarımızın temsilcileriyle birlikte Ankara’da topladık. Çok verimli bir toplantıydı, uzun sürdü. Devletin, iş dünyasının ve sosyal hayatın her alanındaki çalışmalarımızı karşılıklı olarak gözden geçirdik. Yüksek öğrenim konuları vardı, özellikle eğitim. Daha sonra Maarif Vakfı’nın eğitim çalışmaları oldu. Daha sonra enerji, sanayi, bankacılık, denizcilik, tarım, balıkçılık, savunma sanayi ve tabii ki adalet başta olmak üzere pek çok konuda yoğun bir iş trafiği içerisindeydik. Bakanlıklarımız hangi konularda mutabakata vardıklarını, hangi konularda iyileştirme yapılması gerektiğini karşılıklı olarak birbirleriyle teyit ettiler. Biz Dışişleri Bakanları olarak bu çalışmaların genel çerçevesini yönetmek için çok zaman harcadık.
“TÜRK YATIRIMLARINI ARTIRMAK İÇİN BÜYÜK ÇABA VE İRADEMİZ VAR”
Cezayir’de çok sayıda Türk iş adamı var, Türk yatırımlarının artması konusunda büyük bir çabamız ve irademiz var. Cezayir makamları da bu konuda her türlü işbirliğini sergiliyor. Özellikle finansal ve buna bağlı sorunların çözümüne yönelik Ziraat Bankası’na şube açılması konusunda çalışmalarımız sürüyor. Meslektaşımla ikili işbirliğimizin yanı sıra bölgesel işbirliği konularını da görüştük. Özellikle Türkiye-Cezayir işbirliğinin Afrika’daki sorunların çözümünde olumlu katkıları neler olabilir, hem siyasi hem de ekonomik olarak neler yapılabilir, Türkiye-Cezayir ekonomik ve sanayi işbirliği açısından Afrika’da ne tür stratejiler izlenilebilir, özellikle ortak üretim ve ortak ihracat konusunu kendileriyle görüşecekler. Anladık.
Çalışmalarımızın ana omurgasını temelde Sayın Cumhurbaşkanımızın önümüzdeki aylarda Cezayir ziyareti sırasında gerçekleştireceği iki ülke arasında ikinci Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin içeriğini oluşturmak oluşturdu. Bugünkü çalışmamızda başkanlarımızın stratejik düzeydeki toplantıda alacakları kararlar ve odaklanacakları bahisler için ön hazırlıkları yaptık.”
“TOPLANTILARIMIZ ONUN İÇİN HAZIRLANDI”
Ataf şunları söyledi:
“12 bakanlık ve sektör temsilcisiyle Ankara’dayım. Bu kadar büyük bir heyetle burada bulunmamız, Cezayir ile Türkiye arasındaki ilişkilerin ne kadar derin ve geniş olduğunu, kapsam ve içeriğinin ne kadar geniş olduğunu ve ne kadar geniş olduğunu gösteriyor.” İki ülke arasında stratejik bir ilişki var, bunun bir yaklaşımı ve çerçevesi var zaten iki ülkenin Cumhurbaşkanı Sayın Abdulmecid Tebbun ve kardeşi Sayın Recep Tayyip Erdoğan, zengin bir çalışma programımız vardı. Dün akşam Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ulaştım, Sayın Abdülmecid Tebbun’un mesajını kendisine ilettim, pahalı analizlerini, direktiflerini ve görüşlerini dinledim.
Bugün ikili görüşmelerimizde Sayın Hakan Fidan ile görüşmeye geldim. Kendisiyle yaptığımız görüşmenin ardından ortak planlama komitesi toplantılarının ikinci turuna başkanlık ettik. Akşam Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı tarafından kabul edileceğim. Tüm röportajlar bana bu fırsatı verdi; Geniş bir değerlendirme sonucunda tüm önceliklerimizi belirttim ve tüm hedeflerimizin ne kadar değerli olduğunu bir kez daha gördüm. Yine bire bir üst düzey yönetim kurulu toplantısı yapılacak. Görüşmelerimiz onun için bir hazırlık niteliğindeydi.
“TÜRKİYE İLE CEZAYİR ARASINDAKİ İLİŞKİLER GERÇEKTEN BÜYÜK BİR ATılım Aşamasında”
Öncelikle Türkiye ile Cezayir arasındaki bağlantılar gerçekten büyük bir atılım içerisinde. Hem politik hem de ekonomik olarak. Son 3 yılda çok değerli atılımlara imza attık. İki ülkenin tarihine baktığımızda bunu daha önce hiç yapmamıştık. İkincisi; Cezayir ile Türkiye arasındaki ilişkiler her zaman hatasız ilerlemektedir. Tüm işbirliği ve ortaklık fırsatlarını kapsayacak şekilde genişler. Ortak çıkar ve menfaat çerçevesinde hem ülkelerimize hem de halklarımıza faydalı şeyler olacaktır.
Demir-çelik, dokuma, inşaat ve diğer çalışmalar ikili çıkarlarımıza yönelik değerli bahislerdir. Cezayir-Türkiye çıkarları aynı zamanda yeni ekonomik ortaklık alanlarına da açılıyor. Ayrıca yenilenebilir enerji, madencilik, çöl tarımı, ilaç endüstrisi alanlarında. İkili bağların diğer boyutlarını güçlendirmek amacıyla, kültürel alanda, yüksek öğrenimde, bilimsel araştırmada ve sağlıkta ikili çıkarların insani boyutunu oluşturuyoruz. Tüm hedeflerimize doğru adımlarla ulaşmak için adım adım ilerliyoruz.
“TÜRKİYE, PETROL ÜRÜNLERİ HARİÇ CEZAYİR’DE YATIRIM OLAN EN BÜYÜK YABANCI YATIRIMCI”
Bu konuda bize her iki ülkenin liderleri tarafından görevler veriliyor. Özellikle iki ülke arasındaki ticaret hacminin orta vadede 10 milyar dolara ulaşması hedefleniyor. Cezayir’in Türkiye’nin Afrika’daki ikinci büyük ticaret ortağı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. İki ülke arasındaki ticaret hacmi şu anda 5 milyar dolar seviyesinde. Cezayir’in doğrudan ve Türk yatırımlarının ilk yapıldığı ülke olduğunu da söyleyebiliriz. Şu anda yaklaşık 6 milyar dolarlık Türk yatırımını görebiliyoruz. Türkiye, Cezayir’de petrol ürünleri dışında yatırımı olan en büyük yabancı yatırımcıdır.
Türk kurumlarının Cezayir’deki alanları ve faaliyetleri genişliyor. Cezayir’de çeşitli alanlarda yaklaşık 1.500 Türk şirketi faaliyet gösteriyor. Cezayirlilere birebir seferde 30 binin üzerinde iş imkanı sağlanıyor. Bugün pratik çalışma konusunda anlaştık. İkili işbirliğinin hukuki zemininin oluşturulması, değerli anlaşmalara altyapının hazırlanması çok değerli. Ticarette, yatırımda, güçte, eğitimde ve kültürde. Biz artık bu projeleri, bu anlaşmaları hazırlamak istiyoruz. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Cezayir ziyaretinde bunları imzalayacağız.
“TÜM ÇALIŞMALARIMIZ TÜRKİYE TARAFINDAN BÜYÜK DESTEKLİ”
Cezayir ile Türkiye’nin ortasında, özellikle bölgesel ve uluslararası arenadaki siyasi iş birliği aynı ve yaygındır ve Birleşmiş Milletler kararları çerçevesinde ortak unsurlarımız ve değerlerimiz çerçevesinde her zaman güçlenmektedir. Özellikle, diyalog mantığının hakim olması için, ne kadar karmaşık olursa olsun, anlaşmazlıkların bu şekilde çözülmesinden yana olduğumuzu belirtmek isterim. Analitik görüşümüzü paylaştım. Özellikle Sahra kıyı bölgesindeki durumu tartıştık. Ne yazık ki en büyük gerilimi ve çatışmaları bu bölgede görüyoruz, bu konuda ne kadar çaba harcadık.
Nijer’de Devlet Liderimiz Abdülmecid Tebbun’un huzuru için anayasaya aykırı bir değişiklik yaşandı. Burada Tebbun Bey’in büyük emeği var. Bu çabaların bölgede çeşitli boyutlardaki zorluklara karşı harcanması çok değerli. Bütün bu çabalar Türkiye merkezlidir. Kardeş Türkiye bize destek veriyor. Çabalarımızı sürdürme konusunda ne kadar kararlı olduğumuzu söylemek istiyorum.”
“BU BÖLGENİN ÇIKARLARINI YALNIZCA GÜVENLİK VE BARIŞ KORUYABİLİR”
Konuşmaların ardından Fidan ve Attaf basın mensuplarının sorularını yanıtladı. “Nijer’de soruna çözüm bulmak için 6 maddelik planı hayata geçirme şansını nasıl buluyorsunuz, bu konuda bir yol haritası var mı?” Attaf, soruya şu yanıtı verdi:
“Sayın Tebbun’un bu girişiminin arka planına bakacak olursak; buradaki en değerli şey barışın tesis edilmesidir. Burada askeri analiz analiz değildir ve bundan dolayı burada barışın olabileceği ortaya çıktı. Girişimimizin bir diğer arka planı da, sorunun çözümüne yönelik çabamızın aslında esnek ve tüm olasılıkları içermesi ve tek bir konuya odaklanmamasıdır.
Burada tabii ki Nijer’in çıkarları ve çevre ülkelerin çıkarları ön plana çıkıyor. Nitekim ateş çemberi Kızıldeniz’den Atlantik Okyanusu’na kadar devam ediyor. Sudan, Çad, Libya, Nijer, Burkina Faso, Mali, Sahra bölgesini biliyorsunuz. Burada güvenliğin ve istikrarın sağlanması için girişimde bulunduk. Özellikle komşu ülkelerin askeri analizlerine karşıyız. İşletmemiz barışı ön planda tutar ve güvenliğe öncelik verir. Bu bölgenin çıkarları ancak güvenlik ve barışla korunabilir.”
“DARBE DİZİSİ SON YILLARDIR AFRİKA’DA GÖRMEK İSTEMEDİĞİMİZ SAHNELERİN ACİLİYETİNE NEDEN OLUYOR”
Bakan Fidan ise, “Afrika kıtasında darbeler var. Bu noktada kıtadaki son gelişmeleri nasıl değerlendirirsiniz, Türkiye’nin Afrika’ya açılması konusunda görüşlerinizi alabilir miyiz?” Soruya şu şekilde cevap verdi:
“Darbeler silsilesi son yıllarda Afrika’da ne yazık ki görmek istemediğimiz manzaraların ortaya çıkmasına neden oldu. Bizce bunların iki temel nedeni var. Birincisi devletin kuruluşuyla ilgili sorunlar ve Afrika’da daha sonra bağımsızlığını kazanan ulus devlet olma yolunda adım atan ülkelerin siyasi sistemleri ve buna bağlı sorunlar, özellikle ekonomik kalkınmanın sağlanamaması, sorunların çözülememesi nedeniyle bariz krizlerin yaşandığını görüyoruz. altyapı ve üstyapının bozulması, terörle mücadele gibi konuların ortaya çıkması, bunların hepsi devletleşme sürecinin tamamlanması ve siyasi sistemlerin kurulmasıyla ilgilidir.
İkinci temel sebep; dış müdahale ve emperyal güçlerden oluşan bir ekibin Afrika ülkelerine yönelik politikalarında izlediği teknikler, tercih ettikleri prosedürler, kullandıkları araçlar. Bu iki ana başlık nedeniyle Afrika’daki siyasi krizler sürekli tetikleniyor. Türkiye olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın başbakanlığı döneminde başlattığımız Afrika açılımı programını özellikle son 20 yıldır çok boyutlu olarak sistematik bir şekilde sürdürüyoruz. O gün itibarıyla 12 civarında olan büyükelçilik sayımız artık 46’ya ulaştı. Önce büyükelçiliğimizi açıyoruz, ardından kültürel faaliyetlerimizin ardından Türk Hava Yolları, iş adamlarımız, TİKA; Hepsi bir bütün olarak koordineli bir şekilde faaliyetlerini sürdürüyor ve orada hem kültürel hayat, hem ekonomik hayat, hem de kamusal kapasitenin artırılması konusunda çok boyutlu çalışmalarımız var.
“AFRİKA GENELİNDE İLİŞKİLERİMİZ STRATEJİK BİR SEVİYEYE ULAŞIYOR”
Bu tür politika ve uygulamalar ülkeler tarafından da takdir edilmektedir. Türkiye’nin sömürgeleştirmeye, hakimiyet kurmaya niyeti olmadığını görüyorlar. Afrika’daki tüm kurumlarımızla, sahip olduğumuz fırsatları kendileriyle paylaşan, aynı zamanda tüm taraflar için fırsatlar yaratan, gönüllü işbirliğine dayalı bir iş birliği modelini başarıyla uygulamaya devam ediyoruz. Her iş birliği modelindeki başarı ve verimlilik bir sonraki aşamayı da beraberinde getiriyor. Teknik yardım, kültürel işbirliği, ticaret ve ekonomi ile başlayan ilgilerimiz, son yıllarda bazı Afrika ülkelerinin talebiyle siyasi istikrara katkı ve terörle mücadele boyutlarına evrildi.
Son dönemde milli güvenliğin sağlanması adına savunma sanayisi ile işbirlikleri ve istihbarat teşkilatlarıyla işbirlikleri artıyor. Afrika genelinde bağlarımız stratejik düzeye ulaşıyor. Bu çok boyutluluğun kamu kurumlarımız, iş dünyamız ve güvenlik kurumlarımız tarafından büyük bir uyum ve uyum içerisinde yürütüldüğünü görmekten memnuniyet duyuyoruz. Bu tarafta çalışmaya devam edeceğiz.”